Göreceli gerekli-gereksiz bilgi ansiklopedimsi şeysi

Kendi kendimize eğleneceğiz, patırtı yapmayın sığırlığın lüzumu yok


Yorum bırakın

BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ

Bu site ‘’ Şimdi bu okuduklarım, benim nerede işime yarayacak amk’’ diyeceğiniz, fakat hayatın sürprizlerle dolu olmasından mütevellit nerede işinize yarayacağı belli olmayan, dolayısıyla  göreceli gerekli- gereksiz bilgiler içermektedir. O yüzden fazla tatava yapmayın.

Güzel kardeşlerim bugün vakti zamanında hayli ilgimizi cezbetmiş, üzerine uzaylılar, cinler, iblisler, hatta dev ahtapot gibi türlü sikimsonik hurafeler uydurulmuş olan Bermuda Şeytan Üçgeninden bahsedeceğim. Evet, 30 civarı uçak ve 8 gemi burada esrarengiz bir biçimde kaybolunca, uzaylısından cinine kadar dahiyane fikir üreten arkadaşların ‘’bu rotadan giden itin götüne giriyor, kayboluyor amk, rotayı değiştirelim’’ gibi bir dahiyane fikri neden üretmedikleri başka bir tartışma konusu olmaya adaydır ama nedense hiç tartışılmamıştır.

Bermuda Şeytan Üçgeni, Anlantik Okyanusunda çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu, eskiden manyetik olduğu sanılan fakat günümüzde bir doğalgaz kaynağına ev sahipliği yaptığı düşünülen alanın olduğu bölgenin adıdır.

Kimsenin açıklama getiremediği bu esrarengiz fenomen, içinde bilim adamlarının da bulunduğu pek çok insan tarafından “doğaüstü bir takım güçlerin yaptırımı” olarak algılandı ve öyle lanse edildi. Bu açıklamalar arasında kayıp kıta Atlantis’in orada bulunduğu söylenir (bu düşünceyle paralel olarak Atlas Okyanusu ismini almıştır.) Kayıp Kıta’nın hiçbir zaman anlaşılamayan teknolojik ve manyetik kayıp aygıtlarından birinin etkisinden veya o bölgenin defalarca dünya dışı varlıkların ziyaretlerinde orada yarattıkları manyetik alanın bir etkisi olduğu, hatta Kristof kolomb’un bile tuttuğu günlüklerde, o bölgede gökyüzünde uçan tanımlanamaz cisimlerden bahsedildiği s.ke sürülmez  iddialarda bulunulmuştur. He amk he, uzaylılar orada kamp kurmuş, rakı, beyaz peynir, kavun eşliğinde alem yapıp, geleni geçeni kaçırıyor, sarhoş kafayla milleti saydam masaların üstüne çıkartıp striptiz yaptırıyorlardı.

Bu esrarengiz üçgen ile ilgili olarak yapılan son iddia ise uzun yıllardır devam eden araştırmaların birkaç yıl önce bir sonuç verdiğinin iddia edilmesi ile ortaya çıktı . Bu son iddiaya göre tüm bu gizemli olaylar aslında basit bir doğal gaz cilvesi idi. Kısacası bizim uzaylı, küçük, yeşil adamlar kuru fasulyeyi fazla kaçırmışlar, uzaylı osuruğu nelere sebebiyet veriyor görüyorsunuz değil mi arkadaşlar ehehehe. Bence atmosferde ki zehirli gazların artması da uzaylıların Dünya’dan sürekli kuru fasulye ithal etmesinden kaynaklanıyor.

Ee yani?  Yanisi şu; ataistler bunu da açıklasın ehehehe

Yer altından fışkıran doğal gazlar, sadece yüksek kara parçalarından değil, deniz ve okyanus tabanlarından da çıkarlar . Çünkü deniz tabanları da üstü suyla kaplanmış alçak kara parcalarıdır. Ancak, okyanusların derinliklerindeki bölgelerden çıkmak isteyen doğal gazlar, oradaki çok düşük ısının da etkisiyle katı hâle dönüşürler ve “hidrat” denilen beyaz ve tebeşirimsi bir madde hâline gelirler

Çok derinlere dalabilen robot kameralarının bu bölgedeki karbeyaz okyanus tabanını ve bazı gemi enkazlarinı resimlemesinden sonra konuya şu bilimsel açıklama getirilmiştir:

Bu bölge, Gulf Stream denilen sıcak su akıntısının da geçtiği yerdir. Tabanın bazen ısınması yüzünden, bu “tebeşir gazlar” erir ve sudan hafif oldukları için yüzeye doğru yükselirler. O anda, tabandan yüzeye kadar suyun yoğunluğu azalır . O sırada oradan geçen ne varsa, derin bir kuyuya düşer gibi hızla okyanusun dibini boylar. Çünkü, yoğunluğu düşen su, gemileri taşıyacak kaldırma kuvvetini oluşturamaz. Gazın yükselmesi sona erince yoğunluk tekrar eski haline döner ve geride hiçbir iz kalmadan kocaman gemiler kilometrelerce derine gömülmüş olurlar.

Uçakların düşerek kaybolması ise yine aynı sebeptendir. Yüzeye çıkan doğal gazlar, havadan da hafif oldukları için yükselmeye devam ederler. Bu kez yoğunluk azalması, bölgenin üzerindeki atmosferde oluşur. Oradan tesadüfen geçen bir uçak hemen irtifa kaybeder ve motorları durur. Çünkü, motorlardaki benzinin yanması için oksijene ihtiyaç vardır ve düşük yoğunluklu havanın içindeki oksijen miktarı motorların çalışması için yeterli değildir. Böylece uçak da , hızla okyanus tabanına doğru inişe geçer.

Şimdi de Bermuda Şeytan Üçgeni hikayelerine biraz göz atalım

5 Aralık 1945’de beş Avenger torpido bombası yüklü uçak Uçuş 19 adı altında Atlantik okyanusundaki normal eğitim uçuşlarına çıktılar. Pilotlar Bahama adaları yakınlarında denizaltı bombalama tatbikatı yapacaklardı. Eğitmen Teğmen Charles Carroll Taylor’un bu tip uçaklarla 2.500 saatlik uçuş deneyimi vardı, herif yememiş içmemiş uçmuştu, diğerleri de en az 300 saatlik uçuş tecrübesine sahiptiler.

Saat 2.10 geçe Fort Lauderdale’den kalktılar ve tatbikat bölgesine geldiler, tatbikatın ismi ‘Navigation Problem1 ‘ di. Grup ilk bombardıman tatbikatını başarıyla yaptı, sonra görevlerinin ikinci kısmı başladı.

O sırada Florida kıyısında uçan teğmen Robert F. Cox, saat 3.00 de bir uçak veya gemiden gelen imdat sinyallerine benzer sesler duyduğunu söyledi. Adamlar ‘’pusulamız bozuldu amk,  uçağı da  kontrol edemiyoruz, iki şişe 45liği devirmiş gibi yalpalıyo pezevenk’’ demişler ve muhtemelen kendileri de çilingir sofrası  terk edilmez diye düşünüp uçağa eşlik ettikleri için  yönlerini kaybetmişlerdi. Daha sonra iletişim kesildi ve Uçuş 19 tamamen ortadan yok oldu.

Donanma, kayıp uçakları bulmak için 7.30’da çalışmalara başladı, training 32, training 49 adlı uçaklar havalandılar, bunlar deniz uçaklarıydı, hatta benzin sızıntısı yüzünden ‘uçan benzin bidonu’ diye isim takılmıştı. Saat 7.50’de bir tanker havada büyük bir infilak ve gökyüzünde on dakika boyunca 120 metreye kadar yükselen alevlerin görüldüğünü rapor etti. Kurtulan kimse bulunmadı, uçak da ortada yoktu.

Sessiz, sakin bir günde 27 adam ve altı uçak kaybolmuştu, donanma ne olduğunu açıklayamıyordu.

58 yıl önce, güneşli bir günde, Florida’daki üsten uçuş 19 ismiyle, 5 uçak, rutin görevleri için kalktı ve ne uçaklardan, ne de mürettebattan bir daha haber alınamadı.

İşte böylece ‘Bermuda Şeytan Üçgeni’ efsanesi doğdu. Kabaca, Miami, Bermuda ve Portoriko arasındaki bölge hakkında istatistikler tutulmamıştı ama son yüzyıl içinde sayısız uçak ve gemi, içindekilerle birlikte hiçbir iz, enkaz bırakmadan kayboldular.

Kristof Kolomb, o bölgede tuhaf pusula sapmalarından bahsetmişti, demek ki, esrarengiz olaylar yeni değil…ama bölge Şeytan Üçgeni adını ancak 1964 Ağustos’unda Uçuş 19’a katılan uçaklar kaybolunca aldı. Toplam 14 pilot vardı, uçaklar bombardıman uçaklarıydı, karada ve denizde çok geniş arama, kurtarma çalışmaları yapıldı ama ne cesetler, ne de uçakların enkazına rastlandı. Dahası, kurtarma çalışmalarına katılan uçaklardan biri de, 13 mürettebatıyla birlikte kayboldu!

Çok yankı yapan kaybolma vakalarından biri de yine ABD’ye ait Cyclops adlı gemidir. 1918 yılının Şubat ayında yola çıkan gemi Mart ayında Barbados adalarına vardı ve bir daha kendisinden haber alınamadı. Gemi hiçbir iz bırakmadan, içindekilerle birlikte sır olmuştu. Ne enkaz, ne ceset vardı…Cyclops, hala çözülememiş bir sır..

Bir başka esrarengiz olay, S.S Marine Sulphur Queen adlı gemidir, bu bir tankerdi ve Teksas’tan yola çıkmış, Norfolk’a gidiyordu, 3 Şubat 1963’de son kez haber alındı ve ondan sonra gemi ve mürettebat kayboldu. Tek ipucu, tankerin son bulunduğu yerin 40 mil yakınındaki köpek balığıyla dolu sularda bulunan bir can yeleğiydi. Burada ki arkadaşların akıbetinin ne olduğu zaten belliymiş, köpekbalıklarıyla pişpirik oynamışlar.

Uzun lafın kısası insan osurunca etrafındakileri kaçırtır, yani dışarı doğru iter, uzaklaştırır. Ama Atlantis okyanusu osurunca geleni geçeni içine alıyor  amk  ehehehe.

Benden bugünlük bu kadar  canını yediklerim,  bir başka göreceli gerekli- gereksiz yazı da daha buluşmak üzere. Bermuda Şeytan Üçgeninden uzak durun ama kuru fasulyeye devam eheheeh. Haydi eyvallah